Hz. Meryem’in Tapınağa Girişi

Doğum sahnesinden hemen sonra gelir. Bu sahne de büyük oranda tahrip olmakla birlikte anlaşılabilir durumdadır. Sağda Yovakim ve Anna Meryem’i on iki yaşına kadar eğitim göreceği tapınakta başhaham Zekeriya’ya teslim etmektedirler. Meryem Anna’nın kucağındadır. Başhaham Zekeriya peygamber olduğu için başında hale ile çizilmiştir. Sağ taraftaki kalabalık halk topluluğu tapınağa sunma olayına tanıklık etmektedir, çünkü geleneklere göre tapınağa sadece erkek çocuklar adanabilmektedir. Tapınak kubbesi ile arka planda resmedilmiştir. Sol üst tarafta, tapınağın kule binasında (bakış acısına göre sağda) zamanda yolculuk yapılmış, tapınakta yaşamakta olan ve büyüyen Meryem’e meleğin yiyecek getirmesi resmedilmiştir.

Birinci yaş gününde Meryem, hahamlar ve din bilginleri tarafından takdis edilmişti. Meryem üç yaşına geldiğinde ebeveynleri tarafından on iki yaşına kadar eğitim göreceği Tapınağa, başhaham Zekeriya’ya götürülür.

İslam kaynaklarında ise, Meryem Aleyhisselam’ın babası İmran idi ve Süleyman Aleyhisselam’ın soyundandı. Zekeriya Aleyhisselam ve İmran Aleyhisselam iki kız kardeşle evliydiler. Zekeriya Aleyhisselam’ın eşinin adı Eşya, İmran Aleyhisselam’ın eşinin adı Hanne idi. Hanne, yaşlanmıştı ve bir erkek çocuk sahibi olmayı arzu etmekteydi. Allah’a (C.C.) dua ederek kendisine bir erkek çocuk vermesi halinde onu Beytülmaktis’e adamaya söz verdi. Geleneğe göre Beytülmaktis’e adanılan çocuk ibadethanenin ihtiyacını görür, ergenlik çağına erinceye kadar hizmetten ayrılmazdı. Hizmete kız çocuklar kabul edilmezdi. Hanne hamile iken İmran öldü ve doğan bebeğe Meryem adını vererek söz verdiği gibi kız olmasına rağmen bebeği adanmak üzere Beytülmaktis’e götürdü. Geldikleri soy nedeniyle din bilginlerinin bebeğin bakımını üstlenmek istemesi üzerine aralarında kura çektiler ve teyzesinin kocası Zekeriya Aleyhisselam Meryem’in bakımını üstlendi.

Hz. Meryem’in Müjdelenmesi (Evangelimos)

Tapınağa takdim sahnesinden sonra, aynı sıradaki sahnedir. Sahnede Meryem ve müjdeyi getiren Melek Cebrail görülmektedir. Arka planda bulundukları ortamı sembolize eden yapılar vardır. Sahne kısmen tahrip olmuştur. Müjde, Bakire Meryem’in Tanrı selamı ile hamile kalmasını anlatır. Cebrail Meryem’e Tanrı tarafından seçildiğini ve İsa'yı doğuracağını haber vermektedir.

Öykü sadece Luka İncili’nde geçmektedir; Teyzesi Elizabet'in hamileliğinin altıncı ayında, melek Cebrail Celile'nin Nasıra kentinde, Davut'un soyundan Yusuf adındaki adama nişanlı olan Meryem’in yanına gelir ve Meryem’e tanırının lütfuna ulaştığını, kendisinden korkmamasını ve gebe kalıp bir oğul doğuracağını, adını İsa koyacağını, İsa’nın Davut’un tahtına sahip olacağını müjdeler. Meryem’in meleğe, “Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki” demesi üzerine, Melek ona bunun Tanrı’nın isteği olduğunu ve doğacak olan oğula “Tanrı’nın Oğlu” deneceğini söyleyerek oradan ayrılır.

İslam kaynaklarında, Teyzesinin kocası Zekeriya Aleyhisselam’a teslim edildikten sonra, Meryem Aleyhisselam sürekli olarak mescitteki odasında
ibadet etmektedir. Kur'an-ı Kerim’de Meryem Aleyhisselam’ın müjdelenmesi şu şekilde anlatılır: “Melekler şöyle demişti; “Ey Meryem! Allah seni seçti, seni tertemiz yarattı ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı” demişti. Ey Meryem Rabbine gönülden itaatte bulun ve secdeye kapan. Rüku edenlerle beraber rüku’ et”. Bunlar sana vahyettiğimiz gayp haberlerindendir. “Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak” diye kalemlerini kura için atarlarken sen yanlarında değildin. Bu hususta tartışırlarken de sen yanlarında bulunmadın. Melekler şöyle demişti: “Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi müjdeliyor ki, Adı Meryem oğlu İsa Mesih’tir; dünyada da, ahirette de itibarlı, aynı zamanda Allah’a çok yakınlardandır. Beşikte ve yetişkin çağında insanlarla konuşacak ve iyilerden olacaktır. “Meryem: “Ey Rabbim bana bir insan eli dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur? dedi". Allah; “Öyle ama Allah dilediğini yaratır, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece ‘ol” der, o da oluverir” dedi. Allah ona kitabı, hikmeti ve Tevrat ile İncil’i öğretir”. (Al-i İmran-3:45-48)

Hz. İsa’nın Doğumu (Genesis)

Müjde sahnesinden sonra aynı sırada gelen, şapelin apsis bölümünün güney yarısında yer alan sahnedir. Tüm doğum olayı bu sahneye sığdırılmıştır. Sahne kısmen tahrip olmuştur. Ortada yarısı görülebilen tasvir doğumdan sonra yatmakta olan Meryem’dir. Sol alt tarafta ebeler Salome ve Mea yeni doğmuş bebeği yıkamaktadırlar. Meryem’in hemen solunda kundağa sarılı bebek Hz. İsa yemlikte yatmaktadır. Arka plandaki bir at ve öküz öyküyü tamamlamaktadır. Bebek Hz. İsa'nın başının her iki tarafında “Mesih” anlamına gelen “IC XC” harfleri, başındaki halede tanrısallık işaretleri vardır. Sağ üst tarafta melekler doğuma tanıklık etmekte, altta ise soylu elbiseleri içinde üç müneccim Kaspar, Baltazar ve Meltior yeni doğan bebeğe hediyeler sunmaktadırlar. Müneccimlerden sadece en genç olanı görülebilir durumdadır. Sol alt tarafta, düşünceli bir şekilde oturan Meryem’in kocası Yusuf tasvirinin sadece boyundan aşağısı görülebilmektedir.

Doğum sahnesi en detaylı şekli ile Luka İncili’nde anlatılır; Meryem Hz. İsa’ya hamile iken, Roma İmparatoru Sezar Augustus, bir ferman yayınlayarak tüm imparatorluk topraklarında nüfus sayımı yapılmasını emreder. Nüfus sayımında herkes kendi topraklarında yazılacaktır. Meryem’in kocası Yusuf da, Davut’un soyundan olduğundan Meryem’i de yanına alarak, Celile’nin Nasıra kentinden kalkarak Beytüllahim’e gider. Aile handa yer olmadığı için ahırda gecelemek zorunda kalır. O gece Hz. İsa ahırda doğar ve kundağa sarılarak yemliğe yatırılır.Hz. İsa’nın doğumuna eşlik eden Ebelerin adları Salomi ve Mea’dır. Ebelerden apokrif metinlerde bahsedilir.

İslam kaynaklarında ise hadise şu şekilde nakledilir; Hz. İsa’ya mucizevi bir şekilde hamile kalan Meryem doğum zamanı gelince uzak bir yere çekilir. Kur’an-ı Kerim’de bu hadise şu şekilde nakledilir; “(Meryem) Sonra ailesi ile kendisi arasına bir perde koymuştu. Biz ona meleğimizi gönderdik de ona tam bir insan şeklinde göründü. Meryem: “Ben senden Rahman olan Allah’a sığınırım. Eğer Allah’tan korkuyorsan dokunma bana” dedi. Melek: “Ben, sana temiz bir oğlan bağışlamak için, Rabbinin gönderdiği bir elçiyim” dedi.

Meryem: “Benim nasıl çocuğum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamıştır. Ben iffetsiz de değilim” dedi. Melek: “Bu dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu babasız çocuk vermek bana pek kolaydır.

Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet kılacağız. Hem, bu önceden ezelde kararlaştırılmış bir iştir” dedi. Nihayet Allah’ın emri gerçekleşti. Meryem Hz. İsa’ya gebe kaldı ve o haliyle uzak bir yere çekildi. Sonra doğum sancısı onu bir hurma dalına tutunup dayanmaya zorladı. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim” dedi. Melek, Meryem’e, aşağı tarafından şöyle seslendi. “Sakın üzülme, Rabbin alt tarafından bir ırmak akıttı”.

“Hurma dalını kendine doğru silkele, üzerine devşirilmiş taze hurmalar dökülsün”. “Ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer insanlardan birini görürsen ben Rahman olan Allah’a bir oruç (konuşmama orucu) adadım. Onun için bugün hiç kimseyle konuşmayacağım” de. Sonra Meryem Hz. İsa’yı yüklenerek kavmine getirdi. Onlar hayretler içinde şöyle dediler: “Ey Meryem! doğrusu sen görülmemiş bir şey yaptın”. “Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir adam değildi, annen de iffetsiz bir kadın değildi”. Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; “Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?” dediler. Allah’ın bir mucizesi olarak Hz. İsa şöyle dedi: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. O bana kitap verdi ve beni bir peygamber yaptı”. “Çocuk edinmek asla Allah’ın şanına yakışmaz. O bundan münezzehtir. O bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece “ol” der ve o da oluverir”. (Meryem, 19:17- 30, 35) İslam kaynaklarına göre de Hz. İsa Aleyhisselam Beytüllahim’de doğmuştur fakat doğum yeri ahır değildir.

Lazarus’un Diriltilmesi (Egersis to Lazaru)

Mağara tapınağın doğu yönüne doğru inşa edilmiş olan şapelin apsis duvarının dış taraf, kuzeydoğusunda yer alan sahnedir. Sahne apsise oldukça güzel bir şekilde işlenmiştir. Sağda Hz. İsa, başında tanrısallık halesi, sağ eli ile takdis işareti yaparak dört gün önce ölmüş olan Lazarus’u diriltirken, yedi havarisi Hz. İsa'yı takip etmektedir. Hz. İsa bordo renkli kaftan üzerine koyu gri pelerin giymektedir. Sahnenin solunda Lazarus konulmuş olduğu mağaradan kefen bezlerine sarılmış olarak çıkarken, defnedilmiş olduğu lahdin kapağı yana düşmüştür. Lazarus’un kız kardeşleri Marta ve Meryem lahdin kapağını kaldırmaktadır. Hz. İsa'nın ayaklarına kapanan kadın Lazarus’un kız kardeşi Meryem’dir. Arkada diriltme olayını seyredenler Marta ve Meryem’in komşularıdır. Sahnenin üst tarafında resmedilmiş olan sur içindeki evler Lazarus’un kenti Beytanya’dır. Sahnenin arka planı yeşil renktedir.

Öykü sadece Yuhanna İncili’nde geçer; Hz. İsa’ya Lazarus’un hastalandığı haberi ulaşır. Haber üzerine Hz. İsa Beytanya’ya gelir, Lazarus’un kız kardeşi Meryem Hz. İsa'yı karşılayarak ayaklarına kapanır ve orada olsa idi kardeşinin ölmeyeceğin söyler. Bunun üzerine, Hz. İsa, havarileri, Lazarus’un kız kardeşleri Meryem, Marta ve onları teselli etmeye gelmiş olan komşuları ile birlikte Lazarus’un konulmuş olduğu mağaranın önüne giderler. Hz. İsa'nın isteği ile mağaranın önündeki taş kaldırılır ve Hz. İsa “Lazar dışarı çık” der. Lazarus etraftakilerin hayret dolu bakışları arasında sarılmış olduğu kefen sargıları içinde dirilerek mezardan dışarı çıkar.

Hz. İsa’nın Kudüs’e Girişi

Vaftizden sonra Lazarus’un diriltilmesi sahnesi yer alır. Lazarus’un diriltilmesi sahnesinden sonra, şapel apsisinin kuzeydoğusunda yer alan sahne Kudüs’e giriş sahnesidir. Sahne oldukça güzel ve görkemli bir şekilde işlenmiştir. Havarilerin başlarındaki halelerin renkleri, yeşil, siyah ve sarımtıraktır. Aynı sahnede hale renklerinin farklı olması ikonografide çok sıklıkla rastlanılan bir durum değildir ve farklı renklerdeki çizilmelerinin özel bir sebebi olup olmadığı bilinmemektedir. Sahnenin sağında (bakış acısına göre sol) Hz. İsa’yı görmeyi çok isteyen fakat boyu kısa olduğu için arkada kalıp ağaca tırmanarak bu emeline ulaşmaya çalışan Yahudi Vergi tahsildarı Zakkay incir ağacına tırmanırken resmedilmiştir.

Hz. İsa ağacın altından yürüyerek geçerken Zakkay’a aşağı inmesini o gece onun evinde kalacağını söyler. Zakkay’ın evine geldikten sonra havarilerinden kendisine bir sıpa getirmelerini ister ve bu sıpaya binerek Kudüs’e girer. Sahnenin ortasında sağ eli ile takdis işareti yapan Hz. İsa siyah renkte resmedilmiş olan sıpanın üstünde oturmakta, koyu bordo renklerin hakim olduğu bir kaftan üzerine mor pelerin giymektedir. Sahnenin sağında Hz. İsa'nın on havarisi bulunmaktadır. Solda halk ve çocuklar kentlerine gelen Hz. İsa'yı sevinçle karşılamakta, sıpanın ayaklarının altına giysilerini atmakta, hurma dallarını Hz. İsa'nın geçeceği yola sermektedirler. Sahnenin sol üst tarafında surlar içinde resmedilmiş olan kent Kudüs’tür. Kentin kapısı Hz. İsa'nın girişi için açıktır.

Kudüs’e giriş dört İncil’de farklı anlatımlarla yer alır. En geniş şekilde Markos İncili’nde anlatılır. Öyküye göre; Hz. İsa ve havarileri Kudüs’e yaklaşıp Zeytin Dağı’nın yamacında bulunan Beytfacı ile Beytenya’ya geldiklerinde, Hz. İsa iki havarisini köye göndererek kendisine orada bağlı olan sıpayı getirmelerini söyler. Sıpaların sayısı konusunda İnciller arasında uyumsuzluk vardır. Matta, Markos’tan farklı olarak köyde bir sıpa ve bir dişi eşek bulunduğunu söyler. Hz. İsa kendisine getirilen sıpaya binerek Kudüs’e girer. Hz. İsa'nın kentlerine geldiğini duyan halk onu karşılamaya çıkar. Zakkay ile ilgili bölüm Luka İncili’nde geçmektedir.

Hz. İsa’nın Çarmıha Gerilmesi (Stavrosis)

Şapelin kuzeyinde üstten aşağı ikinci sıradaki ikinci fresktir. İşkence sahnesinden sonra gelir ve bir önceki sahnenin devamı niteliğindedir. Ortada Hz. İsa çarmıha gerilmiş durumdadır, başı sağa doğru hafifçe düşmüş olan Hz. İsa'nın bir önceki sahnede başına konulmuş olan dikenli taç görülmektedir. Sahnenin üst tarafında her iki yandaki tasvirler tahrip olmakla birikte ay ve güneş olmalıdır. Hz. İsa'nın her iki yanında onunla birlikte çarmıha gerilmiş olan iki suçlu bulunmaktadır. Çarmıha gerilen suçluların Hz. İsa dahil belden yukarıları çıplaktır. Sahne Luka İncili’ne göre işlendiği için, Hz. İsa'nın sağındaki suçlunun başında da hale vardır. Hale, suçlulardan bir tanesinin Hz. İsa tarafından bağışlandığını sembolize etmektedir. Diğer İncil’lerden farklı olarak, Luka İncili suçlulardan birinin Hz. İsa'ya iman ettiğini ve Hz. İsa tarafından cennetle müjdelendiğini yazmaktadır.

Sahnenin sağında Kutsal yağ taşıyıcı üç Meryem emirefori, Klopas’ın karısı Meryem, Mecdelli Meryem Maria Magdelena ve Hz. İsa'nın annesi Meryem bulunmakta iken, solunda ise havari Yuhanna ve arkasında asker kıyafetleri içinde, “Bu gerçekten Tanrı’nın oğluydu”diyerek Hz. İsa'ya iman edecek olan yüzbaşı bulunmaktadır. Yüzbaşının başında da Hz. İsa'ya inandığını gösteren hale vardır. Arka plan koyu mavi renktedir ve konik kubbeler, sivri binalar Kudüs kentini simgelemektedir.

Öykü dört İncil’de de geçmekle birlikte anlatımda farklılıklar vardır. Sinoptik İnciller Hz. İsa'nın çarmıhını Kireneli Simon’un taşıdığını söylerken, Yuhanna İncili çarmıhı Hz. İsa'nın kendisinin taşıdığını söylemektedir. Matta ve Markos İncil’leri her iki yanındaki suçluların da Hz. İsa'ya küfrettiğini yazarken, Luka suçlulardan bir tanesinin Hz. İsa'ya iman ettiğini kaydetmektedir.

Yuhanna İncili suçlular hakkında bilgi vermemekle birlikte en detaylı anlatım Yuhanna İncili’ndedir; yargılayıp ölüme mahkum ettikten sonra askerler Hz. İsa’ya işkence ederler, kaftanını üzerinden çıkarıp ona yine kendi giysilerini giydirirler ve çarmıha germek üzere, onu alıp götürürler. Dışarı çıktıklarında Simun adında Kireneli bir adama rastlarlar, Hz. İsa'nın çarmıhını ona zorla taşıtırlar. “Golgota”, yani Kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için Hz. İsa'ya ödle karışık şarap verirler.

Hz. İsa bunu tadınca içmek istemez. Başının üzerine, “Yahudilerin Kralı” yazan bir suç yaftası asarlar. Hz. İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerilmişti. Şaraba batırılmış bir süngeri zufa dalına takarak onun ağzına uzatırlar, Loginos isimli asker Hz. İsa'nın böğrünü mızrakla delerek ölüp ölmediğini kontrol eder.

İslam kaynaklarında çarmıh hadisesi reddedilerek şu şekilde nakledilir; Hz. İsa’nın kendisine emredilen ilahi öğretileri anlatmasından rahatsızlık duyan Yahudiler, Hz. İsa Aleyhisselam ile tartışırlar ve canına kast ederek ona saldırırlar. Cebrail Aleyhisselam Hz. İsa Aleyhisselam’ı bir evin cümle kapısından içeri sokarak saklar ve buradan evin tavanındaki pencereden Hz. İsa Aleyhisselam Allah (C.C.) tarafından semaya kaldırılır. İçeriye Hz. İsa Aleyhisselam’ı aramaya giren adam Hz. İsa zannedilerek Yahudiler tarafından öldürülür. Görüldüğü gibi Hıristiyan ve Yahudi inancının aksine İslam inanışına göre Hz. İsa Aleyhisselam öldürülmemiş, Allah (C.C.) tarafından semaya kaldırılmıştır. “Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu Hz. İsa’yı öldürdük” demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara Hz. İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düştüler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler”. “Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah daima üstün ve hikmet sahibidir”. (Nisa, 4:157-158)

No items found.