Osmanlı Devleti Dönemi'nde Trabzon

Osmanlı Devleti’nin kısa bir zaman içinde Anadolu ve Balkanlar’da genişlemesinin sebepleri arasında askeri gücün yanında, bir de manevi ve sosyal yönleri üzerinde durmak gerekir. Çünkü sadece askeri gücün, dinleri tamamen farklı insanların yaşadığı bu bölgede özellikle Balkanlar’da, hızlı bir yayılma için kâfi gelmeyeceği âşikardır. Osmanlılar, Anadolu ve Rumeli’de, Gayr-i Müslimlerin dinlerine ve sosyal hayatlarına müdahale etmeden eski gelenekleri üzerinde yaşamalarına imkan tanımışlardır. Bilindiği gibi Bizans İmparatorluğu’nun takip ettiği idari, mali ve dini siyaset Hristiyan unsurlar arasında huzursuzluğun temel kaynağı olmuştur.

Türklerin, fethedilen yerlerin halkına karşı adaletli, şefkatli ve taassuptan uzak siyaseti, diğer bölgelerdeki gayrimüslimlerin Osmanlı ordularına karşı mukavemetini azaltan en önemli faktördür. Ayrıca, Ortodoks olan halkın, Katolik mezhebine girmek için ölümle tehdit edilmesine karşılık, Türklerin Gayr-i müslim cemaatlerin dini ve vicdani hislerine saygı göstermesi, bu insanların Osmanlı idarisini bir kurtarıcı olarak karşılamasına sebep olmuştur.

Osmanlı Devleti’nin Gayr-i Müslimlere göstermiş olduğu hoşgörülüğün en tipik ve orijinal örneği, İstanbul’un fethiyle “Fetih ve Sonraki Dönemi” başlatan Fatih Sultan Mehmet’in, Müslüman olmayanlara tanımış olduğu özellikle din ile ilgili imtiyazlardır. Fatih tarafından verilen bu imtiyazları daha sonraki padişahlar da onaylamışlar, hatta çeşitli siyasi baskılar sonucu genişletmişlerdir.

Trabzon şehri Bizans’tan ayrı bir imparatorluğa bağlı olmasına rağmen bir metropolit olarak İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlıydı. Genel olarak nüfusu da Ortodoks Rumlar’dan oluşmaktaydı.