Bir Karadeniz kenti olan Trabzon, tarihsel geçmişiyle büyük bir canlılığa sahiptir. İşte Karadeniz’in hırçın dalgalarının yanı başında geçen bu serüvenin belli başlı köşe taşları;
Kazılardan elde edilen bulgulara göre, yöredeki ilk yerleşmelerin M.Ö. 7000 yılına (Paleolitik Çağ) kadar uzanmaktadır. Prof. Dr. Kılıç Kökten tarafından 1944’de yapılan yüzey araştırmalarında bulunan mağaralar ve seramik eserler ile Bronz çağına kadar gitmektedir. Beyaz ırkın Alp kolundan göçenler, M.Ö. 2000’lerde yöreye yerleşmişlerdir. Bu kabile mensuplarının M. Ö. 1200’de Truva’ya giden gruba katıldıkları bilinir. Hititler yöreyi Azzi veya Hayasa olarak adlandırırlardı. Daha sonraları, Asurlular zamanında ticari faaliyetlerde önemli gelişmeler olmuştur. M.Ö. 800 yıllarından sonra Asur otoritesi zayıflamaya başlayınca, yörede Yunan Kolonicileri görülse de, yerleşme çabaları başarılı olamamıştır.
M. Ö. 855’te Sinop’a yerleşen Milet’ler M.Ö. 756 yılında yöreye gelmişlerdir. Yunan tarihçisi Besari, Trabzon’u Arkad ve Milletlerin kurduğunu öne sürmüş ise de gerçekte yöreye ilk yerleşen Turan halkıdır. Dolayısıyla kentin Kurucuları Orta Asya kavimleridir.
M Ö. 609’da Med Kralı Keyaksares Asur devletini yıktıktan sonra Lidya ile Anadolu’yu bölüşmeyi amaçlayan bir antlaşma yapar. Bu bölünmede Medler Trabzon’u alırlar. M Ö. 550’de Medler’i Persler İzler. Persler, Med ve Libya egemenliğini kırdıktan sonra Karadeniz kolonilerinin ve Trabzon’un özerk yapısına dokunmazlar. Persler Doğu Karadeniz’i “Pontus Kapadokyası” denilen büyük satraplık haline getirdiler.
Trabzon, M Ö. 334 yılında Büyük İskender’in egemenliği altına girmiştir. M.Ö. 323 yılında Büyük İskender’in ölümü üzerine Karadeniz kıyılarının büyük bölümünde bir otorite boşluğu olmuş, daha sonra da bağımsız Pontus devleti kurulmuştur. Pontus krallığının gelişme döneminde Sinop başşehir iken, Trabzon da liman şehri olarak ekonomik gelişmeye yardım etmiştir. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Trabzon, Doğu Karadeniz Bölgesi içerisinde Doğu Roma hakimiyetinde kalmıştır. Özellikle I. yüzyılın sonlarından itibaren Trabzon hızla önem kazanmış ve büyümüştür.
Kentin Hristiyan yönetimi Bizans’a karşı bağımsızlığını koruyabilmek için 1098 yılına kadar çok mücadele etmişse de, başarılı olamamıştır. Trabzon XI. asırda askeri üs olarak daha önem kazanmıştır. Selçuklu Sultanı Melikşah, şehri bir ara eline geçirmişse de, tekrar geri vermek zorunda kalmıştır. Latinlerin İstanbul’u işgalinden sonra Alexis Komnenos kaçarak Trabzon’a gelmiş ve burada kendini imparator ilan etmiştir. Böylece yörede Komnenosların kurduğu Trabzon Rum devleti kurulmuştur.
XIII. asrın ikinci yarısında Trabzon, Erzurum-Tebriz ve Karadeniz-İran ticaret yolları üzerinde önemli bir liman kenti idi. 1398’de Yıldırım Beyazıt, Samsun’u alarak sınırlarını Trabzon’a kadar genişletmişlerdir. Bu tarihten sonra Pontus, sınırlarını koruyabilmek için Osmanlı’ya vergi ödemiş ve Ankara Savaşı’nda Timur’un yanında yer almıştır. Trabzon’un Osmanlılarca ilk ciddi fetih girişimi İmparator Kalo İoannes (1447-1458) zamanında II. Murat tarafından yapılmışsa da, başarılı olamamıştır. Trabzon’un fethi Fatih Sultan Mehmet tarafından gerçekleştirilmiştir. Bundan sonra şehir Orta ve Doğu Karadeniz kıyılarında önemli bir merkez olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında Trabzon 14 Nisan 1916 günü Rus istilasına maruz kalmış ve Rus gemilerinin denizden yaptığı bombardımandan zarar görmüştür. 14 Şubat 1918’de imzalanan Brest-Litovsk antlaşması ile geri alınan Trabzon’da bir Rum-Pontus Devleti kurulmak istenmişse de, buna mani olunmuştur.