Yunus Peygamber

Mağara tapınağın, dışı gibi iç bölümleri de komple fresklerle süslenmiştir. Zikredilen süslemelerin bir kısmı rutubet ve tahribatın etkisi ile, özellikle doğu iç duvarındakiler ise Manastırın geçirdiği yangın neticesinde büyük oranda özelliklerini kaybetmişlerdir. Yine de günümüze kalan sahnelerin büyük çoğunluğu oldukça güzel ve anlaşılabilir durumdadır ve günümüze kalmayı başarabilmiş en güzel sahneler Mağara tapınağın kuzey duvarında yer almaktadır.

Kuzey duvarının bakış açısına göre sol taraftaki en üst bölümünde yer alan sahne Yunus Peygamberin balık tarafından yutuluşunu betimler. Sahne yatay dikdörtgen formundadır. Balık tarafından yutulmuş olan Yunus Peygamberin başında bir hale, elinde ise üzeri yazılı bir rulo vardır ve Yunus Peygamber balık tarafından karaya kusulmaktadır. Balığın sırtı bordo pullarla bezelidir, Yunus peygamber kahverengi tonlarda bir pelerin giymektedir.

Öykü Eski Ahit’in Yunus Babında geçmektedir; Ninova halkını “kötü yoldan ve ellerindeki zorbalıktan” dönmeye ve tövbe etmeye çağırması için Yunus’a emredilir. Fakat Yunus Ninovalılara davetçi olarak gitmek istemez ve Ninova yerine Yafa’ya giderek Tanrı’nın emrinden kaçmak için bir gemiye biner. Gemi denizde seyrederken şiddetli bir fırtınaya tutulur. Gemidekiler geminin yükünün bir bölümünü denize atarlar fakat yine de batma tehlikesinden kurtulamazlar. Denizciler aralarında soruşturmaya başlarlar ve birbirlerine; “Gelin kura çekelim; ve bilelim bu bela kimin yüzünden başımıza geldi” derler. Kura çekerler ve kura Yunus’a düşer. Görevini yerine getirme konusunda her ne kadar geçici bir kusur işlemişse de Yunus yiğitçe ve son derece cesaretle gönüllü olur. Onlara: “Beni denize atın, deniz size karşı yatışır, çünkü benim yüzümden bu büyük fırtınanın üzerinize geldiğini biliyorum” der. Yunus’u bir balık yutar, ve Yunus balığın karnında Tanrı’dan af diler, balık onu üç gün üç gece okyanusta dolaştırdıktan sonra üçüncü gün kıyıya kusar.

İslam kaynaklarında ise hadise şu şekilde nakledilir; Kur'an-ı Kerim Yunus Aleyhisselam’ı “Zünnun-Balık Sahibi” olarak anar. Yunus Aleyhisselam Musul’un Ninova kenti halkındandır. Ninova halkı puta tapmaktaydı ve Yunus Aleyhisselam otuz yıl boyunca halkını puta tapmaktan vazgeçmeye davet etmesine rağmen kendisine iki kişiden başka kimse inanmaz. Bunun üzerine Yunus Aleyhisselam kavmine beddua eder ve halkından uzaklaşır. Kendisine halkının yanına dönmesi ve onları kırk gün daha imana davet etmesi emrolunur. Yunus Aleyhisselam halkını otuz yedi gün daha doğru yola davet etmesine rağmen, Ninova halkının puta tapıcılıkta ısrar etmesi üzerine, üç gün içinde başlarına bir belanın geleceğini, alamet olarak da renklerinin değişeceğini söyleyerek onlardan ayrılır.

Kırkıncı gün renkleri değişen halk tövbe etmek ister fakat Yunus  eski ahit, Yunus; Aleyhisselam’ı bulamazlar. Allah (C.C.) Yunus Aleyhisselam’a halkının yanına dönmesini emreder fakat o gitmek istemez. Bu arada Ninova halkı Allah’a (C.C.) dua ederek uğradıkları beladan kurtulurlar. Halkın dua ederek kendisinin haber verdiği beladan kurtulmuş olduklarını öğrenen Yunus Aleyhisselam bir gemiye binerek oradan uzaklaşır. Yolda fırtına çıkar ve gemi hareket etmez, bunun üzerine Yunus Aleyhisselam bu durumun kendisi yüzünden olduğunu gemi tayfalarına söyleyerek kendisini denize atmalarını ister. Fakat gemiciler onu denize atmak istemezler. Kura çekerler, kurada Yunus Aleyhisselam’ın ismi çıkar, sonra çekilen iki kurada da yine Yunus Aleyhisselam’ın ismi çıkınca, Yunus Aleyhisselam gece kendini denize atar. Bir balık tarafından yutulan Yunus Aleyhisselam, balığın karnında Allah’a (C.C.) tövbe eder. Yunus Aleyhisselam’ın balığın karnında kaldığı süre konusunda görüş birliği yoktur, yaygın görüşe göre balık üç gün sonra Yunus Aleyhisselam’ı sahile bırakır.

Tahtta Hz. Meryem - Hz. İsa, Kutsal Üçleme, Piskoposlar ve Hristiyan Şehitler (Thetokos enthronos)

Mağara tapınak kuzey duvarının doğu tarafına görkemli bir şekilde işlenmiş freskler bütünü içerisinde pek çok sahne iç içe geçmiş durumdadır. Sahnenin solunda, bakış açısına göre sağında başlarında haleleri ile Hıristiyanlık tarihinde şehit olmuş ya da azizlik mertebesine yükselmiş kişiler, piskoposlar iki sıra halinde yer almaktadır. Sahne işlenirken aziz ya da şehitlerin giyimlerinin yaşadıkları dönem ve coğrafya ile uyumlu olmasına, sahnenin kalabalık gösterilmesine özen gösterilmiştir. Sağda görkemli giysileri içinde krallar tuttukları yazmaları tahtta oturan Hz. Meryem ve Hz. İsa’ya sunmaktadırlar.

Sahnenin ortasında, en görkemli yerinde, bulutlar içinde altın yaldızlı tahtta oturan Hz. Meryem ve kucağında oğlu Hz. İsa tasvir edilmiştir. Zikredilen sahneyi konu alan ikonaları andıracak şekilde çocuk Hz. İsa’nın ayakları çıplaktır. Hz. Meryem’in oturmakta olduğu taht Barok tarzına benzer olarak oldukça detaylı bir şekilde süslenmiştir. Sahnenin yukarısında, Hz. Meryem’in hemen başının üstünde bulut halesi içinde resmedilmiş olan güvercin “Kutsal Ruh” ve güvercinin hemen üst tarafında tavana resmedilmiş, iki eli ile takdis işareti yapmakta olan ihtiyar “Tanrı” tasviri görülmektedir. Tanrı tasvirinin her iki yanında kerubimler ve yüksek kademeli melekler resmedilmiştir.

Sahne Bizans sonrası sanatın çok güzel bir örneğidir ve bu sahnenin “Tahtta Hz. Meryem Hz. İsa ve Kutsal Ruh Tanrı Üçlemesi”ni konu alan ikonalar Bizans sonrasında yaygın olarak kullanılmıştır. Tahtta oturan Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın her iki yanında oldukça güzel bir şekilde resmedilmiş melekler bulunmaktadır. Bulutların üstündeki taht altına ve kenarlarına resmedilmiş olan melekler tarafından taşınmaktadır. Tahtın hemen bitişiğinde soldaki ve sağdaki melekler ellerinde elips şekilli küreler tutarken, sağ taraftaki melek oldukça gösterişli renklere sahip bir pelerin giymektedir. Tahtta annesinin kucağında oturan çocuk Hz. İsa, açık yeşil kaftan üzerine bordo kahverengi karışımı bir pelerin giymektedir ve her iki eli ile takdis işareti yapmaktadır. Güneş ışınları kilisenin doğu duvarının üst tarafındaki pencereden bu sahne üzerine düştüğünde altın yaldızlı taht parıldar. Tahtın her iki yanında güzel giyimli melekler bulunmaktadır.

Hz. İsa’nın Havarilerini Seçmesi ve Görevlendirmesi

Meryem ve iki keşiş sahnesinden sonra gelen ikinci sahnedir. Bir önceki sahnenin aksine oldukça güzel bir şekilde korunmuştur. Ortada, koyu bordo sırmalı kaftan üzerine mor bir pelerin giymiş olan Hz. İsa, elinde açılmış şekilde bir parşömen rulosu tutmaktadır. Her iki yanda etrafındaki havarileri Hz. İsa'yı dinlemektedir ve sadece Hz. İsa'nın başında hale bulunmaktadır. Hz. İsa’nın her iki yanındaki ön sırada resmedilen havariler benzer yüz ifadelerine sahipken, sağ taraftakilerin giyimleri daha soluk renkli olarak işlenmiştir. Her iki tarafta yüzü görülebilen dörder figür vardır. Anlamlandırılabilecek çok fazla özellik taşımaz ve muhtemelen Hz. İsa'nın havarilerini görevlendirmesi sahnesidir. Hz. İsa sahnede yürür pozisyonda resmedilmiştir.

Öykü bazı farklılıklarla birlikte sinoptik İncillerde geçer; Hz. İsa on iki havarisini seçerek, onlara bazı mucizeleri gerçekleştirmeleri için yetki verir ve göklerin egemenliğini anlatmak üzere onları halkın arasına gönderir. Sahnede Hz. İsa’nın elinde tuttuğu çapraz parşömen rulosu bu yetkilendirmeyi ifade ediyor olmalıdır.

Piskoposların Ve Kralların Kilisede Hz. Meryem Ve İsa İkonası Önünde Tapınması

Hz. İsa'nın havarilerini seçmesi ve görevlendirmesinden hemen sonra gelen sahnedir. Oldukça güzel bir şekilde korunmuştur ve iki sahne olarak birbirini tamamlayıcı bir şekilde işlenmiştir. Birinci sahnede ikonastasis üzerindeki yol gösterici, rehber Hz. Meryem Hodegitria ve kucağında çocuk Hz. İsa, ikonu bulunmaktadır. İkonastasis’in sol kısmında ise eli ile takdis işareti yapan Hz. İsa ikonu bulunmaktadır. İkonastasis havası verilebilmesi için alt bölüm perde ile kapatılmış, sahnenin ön tarafında sütunlar işlenerek, naostan ikonastasise bakılıyormuş havası verilmiştir. Her iki ikonun ortasında sunak kısmına geçiş kapısı bulunmaktadır. Elbiselerindeki haç işaretlerinden piskopos oldukları anlaşılan yaklaşık on piskopos iki ikona önünde de dua etmekte ve tapınmaktadır.

İkinci sahnede farklı bir ikona yer alır ve ikona birincide olduğu gibi ikonastis üzerinde değildir, dört basamakla çıkılabilen bir sunağın üzerine yerleştirilmiştir. İkinci sahnedeki ikona’da Hz. İsa Hz. Meryem’in sol omzunda değil, karnının üzerindedir ve bu ikonalara; hiçbir yere sığmayan Tanrı’yı karnına sığdıran anlamında “Hora tu Ahurito” ya da “Karye Meryemi” adı verilmektedir. İkinci sahnedeki kilise daha görkemlidir ve naostan bakılınca süslü sütunları görülmektedir. Sahnenin sağında en önde piskopos giysileri içinde bir piskopos, hemen arkasında başında kraliyet tacı ile bir kral ve diğer saray erkanı ikona önünde dua etmektedir.

No items found.